Merhaba Next.web.tr Misafiri! Forum Sitemize Hoşgeldin.

Sitemize üye olarak ayrıcalıklarımızdan yararlanabilirsiniz.

or Kayıt ol

Küçük çoban

osmanke

0
Üye
11 Ara 2011
1,344
1,821
113
59
İstanbul
Rana Köyhan
1588106728768.png



26 Nisan, 09:38 ·
axobuTi734a.png

Hikaye 1936 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor.
Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.
Küçük çoban ürkek bir sesle cevap verir: Hüseyin...
Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki gazeteyi verip okumasını isterler. O tarihlerde okuma yazma bilenlerin sayısı o kadar azdır ki... Okuma öğrenenlerin diplomaları bizzat valiler tarafından imzalanır...
Hüseyin okuma bilmediği için gazeteyi eline almayı kabul etmez...
Öğretmenler bu kez yaşını ve neden okula gitmediğini sorar...
12 diye cevap verir ve ekler: 3 yaşımda annemi kaybettim, 11'imde de babamı...
Hüseyin ile süre sohbet eden öğretmenler, çocuğun aslında çok zeki olduğunun farkına varırlar. Mutlaka okuması gerektiğini tembih ederler... Hüseyin, karşılaştığı öğretmenlerin verdiği destek ve heyecanla Denizli’de parasız yatılı okumaya başlar. Bir süre sonra katıldığı bir matematik yarışmasında Hüseyin’e bir kitap hediye edilir. Hüseyin kitabı bir gecede bitirir.
Ertesi gün Fen Bilgisi öğretmenine gider, "Bu kitapta eksiklik var” der... Öğretmen şaşırır. Çünkü Hüseyin’in bahsettiği eksiklik, Görecelilik Teorisi hakkındadır. Söz konusu teorinin önemli bir parçasının kitapta olmadığını fark etmiştir Hüseyin. Fen öğretmeni konuyu İTÜ'nde kendi hocası olan rahmetli fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na mektup yazarak iletir. Nusret hocadan şu yanıt gelir: “Hüseyin liseyi bitirince İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ne gelsin”
Ve Hüseyin mezun olunca İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'ne gider. Denizlili öksüz ve yetim çoban Hüseyin, orada da birtakım çalışmalar yapar ve çalışmalarını hocaları anlayamaz. Hocalarından biri, "Bu çalışmalarını bilse bilse Amerika Boston'daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) görevli Prof. Dr. Morse bilir' deyip mektupla ona gönderir.
Prof. Morse’dan da şöyle bir cevap gelir: “Hüseyin’in bu yaptığını 5 sene önce bir grup buldu, ama bunu Hüseyin’in tek başına bulması olağanüstü bir şey. Biz Hüseyin’in tüm masraflarını karşılayacağız, Amerika’ya gelsin”
Yıl 1952... Hüseyin yüksek elektrik mühendisi olmuştur. Anne baba yok. Köyünün insanları son derece fakir. Bir gazete kampanya yapar ve toplanan parayla Hüseyin Amerika'ya giden bir gemiye bindirilir. Hüseyin, MIT’te Prof Morse’un karşısına geçer. Morse, Hüseyin’in tez hocası olacak ama Hüseyin’in İngilizcesi de iyi değil. Anlayamıyor pek Morse’un dediklerini. Hocasına “Write on the blackboard” der. Prof. Morse da Hüseyin’in tez konusu olacak konuyu tahtaya yazar ve Hüseyin de bunu defterine geçirip üniversiteden ayrılır. MIT’te genelde tez konuları 5 senede, 9 senede bitirilebiliyor olmasına rağmen Hüseyin çalışmasını 3 ay sonra bitirip hocasının karşısına çıkar. Morse birkaç gün sonra tezi inceleyip Hüseyin’i çağırır. “Senin tezin bitti. Ancak burası MIT. Biz burada böyle hemen doktora diploması veremeyiz. Sen git istediğin dersleri al, 2 sene sonra gel” der.
Hüseyin 2 sene sonra doktorasını alıp bu kez Princeton Üniversitesi'ne gider. Orada ünlü fizikçi Albert Einstein ile birlikte çalışır.
Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar.
1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’in kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein ölür.
Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölür ve Einstein’in kuramına karşı Yılmaz kütle çekim kuramı da literatüre girer. 27 Ocak 2013'te ise ABD'de vefat eder.
Bugün dünyada çok popüler olarak kullanınan Siri, Google Now, Cortana gibi bütün programlardaki sesli komut sistemin mucidi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz'dır...
 

tomyblack

0
Özel Üye
12 Ağu 2016
810
1,737
93
France
Ulkemizden bir cok beyin gocu olmus ve halada devam etmekte.
Coguda ilmini, bilmini yasadigi ulkelerde kalarak devam ettirmis, ulkemizde calisma ortamimi bulamadi yoksa ulkemizdeki siyasi kosullar buna musait degilmiydi tartisilir konu, teknoloji 65 sene oncesinden cok daha iyi konumda dolayisiyla bundan sonra bu ve benzeri zeki genclerimiz ulkemizen hizmetinde gorev alacaklardir. Tabiki firsat verilmesi sart siyasi kutuplasmalar cok degerlerimizi kaybetmemize sebep oluyor.
Paylasimda dikkatimi ceken sey tabi yanlis bilgide olabilir Albert Einstein 18 nisan 1955 vefat etmis fakat 1958 yili icerisinde bir mektup soz konusu sanirim tarihde bir yanlislik var. Cokda onemli degil, onemli olan dunyada onemli TURK alimlerin bilim adamlarin ulkemiz adina bir sey uretmeyip ABD adina hizmet ediyor olmasi uzucu. Peki bu isimlerimiz neden o topraklarda omrunu tamamlar, buda avrupada yasayan bir TURK vatandasi olarak cevap verebilirim ama konu bir hayli uzar. Degerlerimize sahip cikalim, cunku TURK MILLETI ZEKIDIR.
 

osmanke

0
Üye
11 Ara 2011
1,344
1,821
113
59
İstanbul
Ulkemizden bir cok beyin gocu olmus ve halada devam etmekte.
Coguda ilmini, bilmini yasadigi ulkelerde kalarak devam ettirmis, ulkemizde calisma ortamimi bulamadi yoksa ulkemizdeki siyasi kosullar buna musait degilmiydi tartisilir konu, teknoloji 65 sene oncesinden cok daha iyi konumda dolayisiyla bundan sonra bu ve benzeri zeki genclerimiz ulkemizen hizmetinde gorev alacaklardir. Tabiki firsat verilmesi sart siyasi kutuplasmalar cok degerlerimizi kaybetmemize sebep oluyor.
Paylasimda dikkatimi ceken sey tabi yanlis bilgide olabilir Albert Einstein 18 nisan 1955 vefat etmis fakat 1958 yili icerisinde bir mektup soz konusu sanirim tarihde bir yanlislik var. Cokda onemli degil, onemli olan dunyada onemli TURK alimlerin bilim adamlarin ulkemiz adina bir sey uretmeyip ABD adina hizmet ediyor olmasi uzucu. Peki bu isimlerimiz neden o topraklarda omrunu tamamlar, buda avrupada yasayan bir TURK vatandasi olarak cevap verebilirim ama konu bir hayli uzar. Degerlerimize sahip cikalim, cunku TURK MILLETI ZEKIDIR.
dostum o yıllarda ülkemizdeki siyasi kıritik dönemlerdi herkese eşit fırsat yoktu her on yılda bir darbeler oldu ve taa 80 dönemine kadar çok geride kaldık ancak Hüseyin Yılmaz gibi dahiler keşfedildiğinde sahip çıkılabiliyordu 80 döneminden sonrasında ise herşey maddiyata dönüştü yani paran varsa herşey alırsın,yaparsın okursun şu anda bile çok nadir kişileri devlet ancak medyada ayyuka çıktığında sahip çıkıyor ve buda tamamen siyasi içerikle lanse ediliyor amerikaya gidip orada amerikaya hizmet etmesi devletin sahip çıkamamasından geleceğinin karanlık ve hayata tutunamama kaygısıdır yurt dışındaki imkanların verilememesinden şimdilerde yeni,yeni teknolojik imkanlara sahip türkiye ama halen bir çok alanda eksiklerimiz var ve siyasiler insanları olumsuz yönde etkiliyorlar ve bu duruma gelen kafası çalışan veya mali zorunluluktan dolayı yurt dışını tercih eden insanımız çok evet seninde dediğin gibi TURK MILLETI ZEKIDIR ,ÇALIŞKANDIR keşke bu milletimizin başında Mustafa Kemal Atatürk gibi yöneticilerimiz olsaydı,da ileri medeniyetler seviyesine ulaşsaydık bunun gibi nice bilinmeyen heba olmuş zeki insanlarımız vardır saygılar.
 
Üst