'Bir erkek kalsaydı da soyumuz tükenmeseydi'
11 Temmuz 1995'te Sırp birlikleri 'güvenli bölge' Srebrenitsa'da 8 binin üzerinde silahsız Boşnak erkeğini öldürdü. 20 yılın ardından kimliği tespit edilen 136 cenaze daha defnediliyor. Aralarında artık soyunu devam ettiremeyecek Sulyiç ailesinin erkekleri de var.
Srebrenitsa Katliamı'nda Sulyiç ailesinin 5 erkek çocuğu da öldürüldü.
Amil, Halid, Nazif, Avdiya, Ahmo... Öldürülen 8 bin 372 Srebrenitsalı'dan sadece beşi. Ama Zehra ve Hazira için beş erkek kardeşlerinin tamamı. Hazira Süleymanoviç kardeşleriyle 1993 yılında vedalaşmış evden gelin olarak ayrılırken, onları son görüşü olacağını tahmin etmeden. Zehra Mehmedoviç ise 11 Temmuz 1995'te Sırp birliklerinden kaçarken sığındıkları Birleşmiş Milletler kampında son kez görmüş. Nasıl vedalaştığını hatırlamıyor, acısının hâlâ bunu düşünmeye izin vermediğini söylüyor.
136 cenaze daha
Bosna Savaşı'nda, Srebrenitsa ve çevresindeki 50 kilometrelik alan BM Güvenlik Konseyi tarafından "güvenli bölge" ilan edilmişti. Albay Tomas Karremans komutasındaki Hollanda birliği de, "güvenli bölgeyi hedef alabilecek saldırıları engellemek" göreviyle Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari'de, üsse çevrilmiş bir fabrikaya konuşlandırıldı.
Ancak 11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç komutasındaki Sırp Cumhuriyeti ordusu Srebrenitsa'ya girdi. 8 binden fazla erkek öldürüldü. Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenitsa'yı 2007'de soykırım olarak nitelendirdi. Ancak bu hafta İngiltere'nin Srebrenitsa'nın soykırım kabul edilmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konyesi'ne sunduğu tasarı Rusya'nın vetosuyla karşılaştı.
Srebrenitsa Katliamı'nın üzerinden tam 20 yıl geçti. Bugüne kadar toprağa verilenlerin sayısı 6 bin 241. 11 Temmuz'da, katliamın yıldönümünde kimlikleri tespit edilen 136 cenaze daha toprağa veriliyor. Bugüne kadar bulunan ceset sayısı 7 bin. Diğer 1372 kişiden hâlâ iz yok.
Sadece kafatasları ve el kemikleri bulundu
Daha önceki toplu cenazelerde üç kardeş ve babalarını defneden Hazira ve Zehra bu yıl son cenazelerini toprağa veriyor. Toprağa verilecek iki kardeşin sadece kafatasları ve el kemikleri bulunabilmiş. Hazira Süleymanoviç, "Cumartesi günü defnedeceğimiz iki kardeşimizi toplu mezarlarda bulundular. Kimlikleri 2010 yılında tespit edildi, hâlâ parçaları tam değil ancak biz daha fazla bekleyemiyoruz diyor.
Süleymanoviç kimlik tespitine kadar iki kardeşinin hep bir gün, bir yerden yerden çıkıp geleceğine dair umut beslediğini söylüyor:
"Bulunduklarına dair ilk haberi almak korkunçtu, tarif edilemez. Çok ağırdı, yıllar geçtikçe bu his daha da ağırlaşıyor. Onları bulana kadar bir umut vardı, bir yerlerde yaşadıklarına dair. Belki bir yerden çıkıp gelirler diye. Üç yıl önce annemizi kaybettik. Hiçbir zaman Potoçari mezarlığına gidemedi. Dayanamazdı ki..."
En küçüğü 14 yaşındaydı
Süleymanoviç savaştan önceki anılarını hâlâ taze tutmaya çalışsa da ailenin bir günde yok oluşunu kabullenemiyor.
"Çok iyi bir aileydik, birbirimize çok bağlıydık. Erkek kardeşlerim hiç birbirlerinden ayrılmadılar. Her zaman birbirlerini kolladılar. Kurtulmaya çalıştıklarında da beraber gitmek yerine, belki ayrı yolları seçselerdi içlerinden birinin sağ olma ihtimali olurdu. Dördü orman yoluna gitti. O zaman 14 yaşında olan en küçük kardeşime ise otobüsle bölgeden ayrılabileceği söylenmiş ancak hiçbiri kurtulamadı. Hepsinin önünde gelecek vardı ama en çok küçük kardeşim için çok üzülüyorum, o daha çocuktu."
"Srebrenistsa'ya sadece cenazeler için geliyoruz"
Hazira Süleymanoviç, eşi ve üç çocuğuyla beraber 1997 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşıyor. Geçen yıllarda Srebrenitsa'yı tek ziyaret sebepleri cenazeler olmuş.
"Srebrenitsa'ya her gelişim cenaze için oluyor, neredeyse her iki yılda bir. Güzel bir sebeple daha hiç gelemedim. Amerika'da da mutlu değiliz. Kimse bize kötü bir şey yapmıyor; işlerimiz var ama kimsemiz, hiç yakınınız yok, bu çok ağır. Buraya geliyorsun, aynı şekilde kimsemiz yok.
"Tek bir erkeğimiz kalsaydı"
Srebrenitsa'da Temmuz 1995'te iki gün içinde öldürülen silahsız Boşnakların sayısı resmi rakamlara göre 8 bin 372. Bu sayıyla beraber birçok soyadı da yok olmaya mahkûm oldu. Zehra ve Hazira'nın kızlık soyadları Sulyiç gibi.
Süleymanoviç, "Tek kardeşim bile geri gelebilse hayatımı hemen vermeye hazır olurdum. Ama hiç geri gelmeyecekler. Soyadımız yok olmasaydı en azından. Ailemizde artık hiç Sulyiç erkek yok. Bunu kabullenmek çok zor, en azından tek bir erkeğimiz kalsaydı" diyor.